
Altyapı eksikliği ve yüksek maliyetler, otomotiv devini hidrojen yatırımlarından vazgeçirdi
Stellantis Hidrojene Veda Ederken Sektörde Deprem Etkisi
Otomotiv endüstrisinin devlerinden Stellantis, hidrojen yakıt hücreli ticari araç projesini resmen rafa kaldırdı. Başlangıçta Opel Vivaro Hidrojen gibi modellerle 2025’te piyasaya çıkmayı planlayan şirket, yatırım maliyetleri ve altyapı sorunları nedeniyle radikal karar aldı.
Kararın Perde Arkası: Neden Hidrojen Değil?
Şirketin açıklamasına göre hidrojen teknolojisini ticarileştirmek için gereken altyapı yatırımları ekonomik açıdan sürdürülebilir değil. Dünya çapında hidrojen dolum istasyonlarının yetersizliği ve hükümet teşviklerinin beklenen seviyede olmaması, bu kararda kritik rol oynadı. ‘Hidrojen pazarı orta vadede niş bir segment olarak kalacak’ ifadesini kullanan yetkililer, Pro One ticari araç ailesinin hidrojen versiyonlarının üretiminin iptal edildiğini duyurdu.
Hidrojen Savaşında Kimler Kaldı?
Stellantis’in geri çekilmesine rağmen bazı üreticiler hidrojen rüyasını sürdürüyor:
- Toyota: Üçüncü nesil yakıt hücreleri ve hidrojenli yanmalı motorlar üzerinde çalışmalarını sürdürüyor
- Hyundai: Nexo modeli ve Xcient hidrojenli kamyonlarla pazardaki varlığını genişletmeyi planlıyor
- Honda: 2027’de maliyetleri %50 düşürülmüş yeni nesil yakıt hücrelerini piyasaya sürmeye hazırlanıyor
- Renault: Alpine markasıyla hidrojenli süper otomobil konseptiyle dikkat çekiyor
Türkiye’de Hidrojenin Geleceği Ne Durumda?
Türkiye’nin elektrikli araç projesi TOGG‘un batarya teknolojisine odaklanması, hidrojenli araçların yerli pazarda öncelikli olmayacağını gösteriyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) verilerine göre ülkemizde sadece 3 hidrojen dolum istasyonu bulunuyor. Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verileri ise 2024’ün ilk yarısında elektrikli araç lastikleri talebinin %47 arttığını ortaya koyarken, hidrojen teknolojisinin tüketici nezdindeki karşılığının sınırlı olduğunu gözler önüne seriyor.
Tüketiciye Pratik Rehber: Hidrojen mi Batarya mı?
Uzmanlar Türkiye’deki otomobil alıcılarını en az 10 yıl daha hidrojenli araçlara yatırım yapmamaları konusunda uyarıyor. Hidrojenli araçların bataryalı elektrikli araçlara (BEV) göre 2-3 kat daha yüksek maliyetli olması ve akü teknolojisindeki hızlı gelişmeler, tercihleri BEV’lerden yana şekillendiriyor. Öte yandan hidrojenin ağır ticari taşımacılık gibi özel segmentlerde gelecek vaat ettiği belirtiliyor.
Hidrojen Teknolojisinin Temel Sorunları
1. Depolama Zorluğu: -253°C’de sıvı halde muhafaza gerektiren hidrojen, özel tank sistemleri gerektiriyor
2. Üretim Verimsizliği: ‘Yeşil hidrojen’ üretimi halen çok yüksek enerji tüketimi gerektiriyor
3. Altyapı Maliyeti: Tek bir hidrojen istasyonunun kurulum maliyeti 2-3 milyon doları buluyor
Stellantis’in bu hamlesi, otomotiv endüstrisinde ‘Hidrojen Çağı’ beklentilerini sorgulatırken, elektrikli araç teknolojilerine yapılan yatırımların hız kazanacağını gösteriyor. Türk tüketiciler için ise şimdilik en mantıklı seçenek, elektrikli araç lastikleri konusunda uzmanlaşmış markaların sunduğu çözümlerle birlikte bataryalı elektrikli araçlar olacak gibi görünüyor.
”
}
“`.